Yerlestir
Sorunu sor hemen cevaplansın.
yerlestir teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- yerleştir
- ensconced
- yerleştir
- deploy
- yerleştir
- locate
They have located Tom.
-Onlar Tom'u yerleştirdi.
- yerleştir
- {f} locating
- yerleştir
- {f} site
- yerleştir
- (Bilgisayar) build
Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.
-Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.
- yerleştir
- (Bilgisayar) placement
The college has a placement bureau for students.
-Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.
- yerleştir
- (Bilgisayar) arrange">(Bilgisayar) arrange
- yerleştir
- (Bilgisayar) poke">(Bilgisayar) poke
- yerleştir
- nestle
- yerleştir
- {f} positioned
- yerleştir
- {f} placed
The computer is placed to the left of the women.
-Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
When their leader died, they placed his body in a large tomb.
-Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.
- yerleştir
- {f} place
The final piece was placed in the puzzle.
-Son parça bulmacaya yerleştirildi.
When their leader died, they placed his body in a large tomb.
-Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.
- yerleştir
- {f} placing
- yerleştir
- {f} nestling
- yerleştir
- fix up
- yerleştir
- domiciliate
- yerleştir
- accommodate
- yerleştir
- {f} accommodating
- yerleştir
- situated
- yerleştir
- seating
- yerleştir
- ensconce
- yerleştir
- fixup
- yerleştir
- domicile
- yerleştir
- situate
- yeniden yerleştir
- relocate
- yerleş
- embed
- yerleş
- settle down
We moved into this house last month. We will settle down soon.
-Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
Tom refused to settle down.
-Tom yerleşmeyi reddetti.
- yerleş
- {f} settled
They settled in Canada.
-Onlar Kanada'ya yerleştiler.
They settled in Japan.
-Onlar Japonya'da yerleştiler.
- yerleş
- {f} ensconcing
- yerleş
- settle
The settlers did not always honor the treaties.
-Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
Tom refused to settle down.
-Tom yerleşmeyi reddetti.
- yerleş
- ensconce
- yerleş
- settle in
They decided to settle in a suburb of London.
-Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They are planning to settle in New Zealand.
-Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
- yerleş
- populate
- yerleş
- reside
I would prefer to live in a residential area, not downtown.
-Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.
Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
-Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.
- yerleş
- {f} site
- yerleş
- indwell
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.